0 0
Read Time:6 Minute, 48 Second
Aradan 30 yıl geçti… Ölüm, Kürt coğrafyasında taze elma kokusu olarak kaldı hep. Halepçe’nin izleri hala tazeliğini korurken bugün aynı katliam pratiği Efrîn şahsında yaşatılmaya devam ediyor. Kürt halkının kazanımlarını bir bir elinden almak isteyen iktidarlar, Rojava şahsında gelişen özerklik modelini boğma girişimlerini sürdürüyor. Kimyasalların kullanıldığı Efrîn’de ise ‘Çağın Direnişi’ tüm saldırılara rağmen devam ediyor.
Tarihler 16 Mart 1988’i gösterdiğinde Saddam Hüseyin yönetimindeki Irak savaş uçakları Halepçe’yi bombaladı. Ortalığa keskin bir elma kokusu yayıldı. Çocuklar kokuya doğru koştu. Son sözleri ‘Daye behna seva te’ yani ‘Anne elma kokusu geliyor’ oldu. Sonra da birer birer katledildiler. 30 yıl önce resmi rakamlara göre 5 bini aşkın kadın, erkek, çocuk, yaşlı, Saddam diktatörlüğü tarafından kimyasal silahlarla katledildi. On binlercesi de göç etti, sakat kaldı. Dünyanın halen sessiz olduğu Halepçe’deki Kürt soykırımının üzerinden 30 yıl geçti.
Uçak bombardımanı kentin kalbini parçaladı
Halepçe’deki trajedi, takvim yaprakları 16 Mart 1988’i gösterdiğinde savaş uçaklarının ürkütücü sesiyle başlamıştı. Bombalar tarihin en büyük katliamlardan birini gerçekleştirme yolunda kentin kalbini parçalıyordu. Bir anda her taraf insan bedenleriyle dolmuş, kentin sokaklarında gezen zehirli gazlar, insanları birer birer yere sermeye başlamıştı. 16 Mart 1988 tarihi Saddam Hüseyin zulmünün dönemin iktidarları tarafından desteklenmesinin sonucuydu. Tarihe “Halepçe Katliamı” olarak geçen ve binlerce can alan bu katliam, Kürtlerin tüm taleplerini kanla bastıran diktatör Saddam Hüseyin tarafından gerçekleştirilmişti. Tarihe kara gün olarak geçen 16 Mart’ta yaşananlar karşısında uzun süre sessiz kalan egemen ülkeler, rejimin yıkılmasıyla birlikte hatırladı Halepçe’yi. Ancak üzerinden yıllar geçmesine rağmen yaraları kapanmadı Halepçe’nin.
Saddam’a karşı Kürt birlikteliği oluşturuldu
Halepçe, Federal Kürdistan’ın Süleymaniye kentine bağlı, kentin 100 kilometre güney batısında bulunan bir kent. İran sınırında bulunan ve Kürtlerin yerleşim yeri olan bu kent, tarihte Kürt başkaldırılarının da önemli bir merkezi olarak biliniyor. 22 Eylül 1980’de İran-Irak savaşı başladı. İran, Irak’a karşı Mesut Barzani’nin başkanlığını yaptığı KDP’yi destekliyordu. Kürt grupları, özellikle Celal Talabani ve Mesut Barzani, zaman zaman birbirleriyle çatışırken, Celal Talabani önderliğindeki YNK, hem İran hem de KDP karşısında savaşıyordu. 1984 yılında Mesut Barzani’nin arabuluculuğu ile Celal Talabani ve İran bir anlaşma yaptı. Anlaşma gereği Irak’ın toprak bütünlüğüne bağlı kalmak şartıyla, Saddam Hüseyin devrilene kadar İran’ın verdiği destek kabul edilecekti. Bu sürecin sonunda bütün Kürt grupları Şam’da toplanarak bir protokol imzaladı. Hiçbir Kürt örgütü kendisini destekleyen devletin yanında diğer Kürt örgütlerine karşı savaşmayacaktı.
Kürt halkının başkaldırısı Saddam’da paniğe neden oldu
14 Mart günü İran’ın da desteğiyle peşmerge güçleri Halepçe’ye girdi ve kenti ele geçirdi. Halkta büyük sevinç yaratan bu gelişme, Irak ordusunun Halepçe’den tamamen çekilmesini de beraberinde getirmişti. Halepçe 2 gün boyunca özgürlüğün tadını çıkardı. Kürt bölgelerindeki çarpışmalar durmuşken, İran ile Irak arasındaki karşılıklı top atışları ise sürüyordu. Bu dönemde iki ülke arasında savaşın durdurulmasına yönelik girişimler de başlamıştı. Ancak henüz bir sonuca ulaşılmamıştı. Kürt bölgelerindeki başkaldırıların yoğunlaşması üzerine Saddam rejimi, panik yaşamaya başlamıştı. İran karşısında güç yitiren ve karşısında kendi rejimini tehdit eden, birleşerek güçlenen Kürt hareketini gören Saddam Hüseyin çıkış yolu olarak Kürtlere karşı enfal harekatına sarıldı.
Elma kokusuyla gelen ölüm…
15 Mart günü bilinmeyen bir nedenle peşmerge gücünün büyük bir bölümü Halepçe’den geri çekildi. Ama halen Irak ordu güçleri ortalıkta görünmüyordu. Tarihler 16 Mart’ı gösterdiğinde ise, Irak ordusunun savaş uçakları Halepçe semalarında belirmeye başladı. Uçaklar 3 gün boyunca Kürt bölgesi olan Germiyan alanı içine giren birçok bölgeyi bombalamaya başladı. Ancak Halepçe’ye atılan bombalar bu kez farklı cinstendi. Kent merkezine atılan bombalar Hardal, sarin, tabun ve VX gibi kimyasal gazlar içeriyordu. Öldürücü gücü maksimum olan bu gazlar, kısa sürede kentin tamamını sarmış, can havliyle kendini sokaklara atan binlerce insanı zehirlemişti. Elma kokusu tüm kenti sarmıştı.
Halepçe virane olmuş bir şehir…
3 gün süren bombardımanın ardından kentte 5 bini aşkın Kürt yaşamını yitirdi, binlerce kişi de yaralandı. Savaş uçakları çekildikten sonra Halepçe tam bir virane şehir haline gelmişti. 75 bin civarında nüfusu olan kentin büyük bölümü boşalmıştı. Çoğu insan yakınlarının cenazesini bile kaldıramadan sınır hattından İran’a geçmeye çalışırken, binlerce kişi de ülkenin kuzeyine doğru gitmeye başladı. Halepçe’den geriye ise; yıkık bir şehir, gözü yaşlı insanlar, atılan kimyasal gazlardan zehirlenen bir kent kaldı.
Savaş bitti ancak yapılan anlaşamadan zararlı çıkan yine Kürt halkı oldu
Saddam, İran’la ateşkes yaptıktan sonra Halepçe’deki soykırım ile Kürtleri tam bir cezalandırmaya tabi tuttu. Soykırım ile esas olarak Irak tarafından amaçlanan, Kürtlere vurarak İran’a gözdağı vermek ve savaşı kendisine uygun bir anlaşma ile bitirmekti. Nitekim Halepçe katliamından 2 ay sonra Irak-İran savaşı bitti ve bu savaş ve anlaşmadan zararlı çıkan yine Kürt halkı oldu. Her ne kadar bu soykırımın baş sorumlularından birisi Saddam Hüseyin olsa da, Kürdü katleden kimyasal silahların ABD, Fransa ve Almanya menşeli olduğu daha sonra açığa çıkacaktı. Nitekim dünya ülkeleri uzun sure bu katliama sessiz kalmış ve katledilen binlerce Kürt görmezden gelinmişti. Saddam Hüseyin ise yapılan başkaldırıdan zaferle çıkan biri olarak, Kürtlere yönelik baskılarını artırmıştı.
İnsanlığın kara lekesi: Halepçe
Halepçe ise, henüz yeni doğmuş çocuğuna sarılı bir şekilde yaşamını yitiren anneyle çocuğunu gösteren fotoğraf karesiyle hafızalara kazınmış, tarihe insanlığın kara bir lekesi olarak geçmişti. Katliamın üzerinden onca yıl geçti ancak Halepçe’nin yaraları bir türlü sarılmadı. 1991 yılında bölgedeki hakimiyeti ele geçiren Kürt güçler, aradan geçen bunca zamana rağmen Halepçe’ye sahiplenme konusunda yeterli çalışmayı gerçekleştiremedi. Yapılan soykırımın hesabı yıllar boyu sorulmadı. Ancak ABD’nin Irak’a müdahalesinden sonra Baas rejiminin devrilmesi, akabinde Saddam’ın yargılama sürecinin başlamasının ardından Halepçe katliamı tekrar gündeme geldi ve Saddam Hüseyin’in yargılandığı konular arasına girdi.
Halepçe halkından sert tepkiler yağdı
Dönemin ABD Başkanı George Bush, 2003 yılında Halepçe katliamını tanıdığını söylediği ilk konuşmasını yaptı. Ancak ilginçtir, katliamı El Kaide’ye bağladı. Aynı yıl Halepçe’de katliam anıtı yapıldı. Bu anıtsa 2006 yılında Kürtlerin protesto merkezindeydi. Kürt hükümetinin Halepçe’ye ve katliam mağdurlarına sahip çıkmadığı savunuluyordu. Katliamın yıldönümü tam bir ayaklanmaya sahne oldu. Halepçeliler, Federal Kürdistan Bölgesi yönetimine karşı duydukları tepkiyi sert biçimde gösterdi. Gösteriler sırasında peşmergeler kalabalığa ateş açtı; çok sayıda kişi yaralandı, yaralananlardan ölenler oldu. Bunun üzerine öfkeli kalabalık, Halepçe Anıtı’nı yaktı.
Saddam’ın suçları bir bir sıralandı
2003 yılında Irak’a yapılan müdahalenin ardından Aralık ayında Tikrit kentinde ele geçirilen Saddam Hüseyin ilk olarak 1 Temmuz 2004 tarihinde yargı önüne çıkarıldı. Devrik Diktatör, bir zamanlar bahçesindeki suni gölde dostlarıyla balık tuttuğu Bağdat’ın güneybatısındaki eski sarayına bu kez beline bağlı bir zincir ve ellerindeki kelepçeyle döndü. Saddam, 1974’te “dini liderleri öldürmek”, 1983’te “Barzani aşiretine bağlı binlerce Kürt’ü katletmek”, “30 yılda çok sayıda siyasi parti liderini öldürtmek”, 1988’de “Halepçe’de kimyasal gaz kullanarak katliam yapmak”, “1986-1988’de Kürt tehciri”, “1991’de Kürt ve Şii isyanını kanla bastırmak” ve “1990’da Kuveyt’i işgal etmek” ile suçlandı.
Katliamları inkar etti
Saddam Hüseyin mahkemede kendisine yöneltilen suçlamaları cevaplandırırken, Halepçe katliamı sorulduğunda, “Evet, ben de o zamanlar gazetelerde böyle bir şey okumuştum” şeklinde dalga geçercesine bir yanıt verdi. Saddam’ın yargılanması daha sonraki tarihlerde devam ederken, işlediği suçlara ilişkin davalar ayrıştırıldı. Halepçe katliamına ilişkin görülen duruşmada inkar tavrını sürdürdü, katliamı kendisinin yapmadığını savundu. Dujayır davasından dolayı idam cezasına çarptırılan Saddam Hüseyin, 30 Aralık 2006’da idam edildi. Öldüğünde Enfal davası devam ediyordu. Böylece Saddam Hüseyin Halepçe katliamından ceza almamış oldu.
Halepçe katliamı ‘soykırım’ olarak tanımlandı’
Uluslararası Mahkemelerin kararıyla Halepçe’de kimyasal saldırı soykırım olarak kabul edildi. Önce Uluslararası Ceza Mahkemesi soykırımı tanıdı. Ardından İsveç, Norveç ve son olarak Britanya yaşanan bu büyük yok edişe “soykırım” dedi. Halepçe’de ise, kimyasal saldırının etkisi yıllar boyu silinemedi. Bombardıman sonrası yaşanan yıkım kentin her taşına, sokağına, caddesine sinmişti. O dönem kimyasal gazdan etkilenerek yaralanan binlerce insan üzerindeki etki de aradan onca zaman geçmesine rağmen bir türlü giderilemedi. Bebek ölümleri, düşük, kanser, solunum rahatsızlıkları göz ve deri problemleri Halepçelerin yakasını bir türlü bırakmadı. Tüm bunların üzerine yoksulluk, çaresizlik ve yerel hükümetin yeterli ilgiyi göstermemesi eklenince, Halepçe’nin acıları hep taze kaldı.
Halepçe’nin ardından Efrîn…
Kürtlere yönelik soykırım olarak kabul edilen Halepçe Katliamı, Enfal operasyonunun ilk adımıydı. Bu soykırım operasyonunun ardından 100 bini aşkın, bazı rakamlara göre 180 bin Kürt öldürüldü. Enfal’in en kanlı parçası olan Halepçe Katliamı, kimyasal silahların kullanıldığı en büyük trajedilerden biri olarak tarihe yazıldı.  Aradan 30 yıl geçti… Ölüm, Kürt coğrafyasında taze elma kokusu olarak kaldı hep. Halepçe’nin izleri hala tazeliğini korurken bugün aynı katliam pratiği Efrîn şahsında yaşatılmaya devam ediyor. Kürt halkının kazanımlarını bir bir elinden almak isteyen iktidarlar, Rojava şahsında gelişen özerklik modelini boğma girişimlerini sürdürüyor. Kimyasalların kullanıldığı Efrîn’de ise ‘Çağın Direnişi’ tüm saldırılara rağmen devam ediyor.
source: https://jinnews.com.tr/TUM-HABERLER/

About Post Author

Azadi

Happy
Happy
0 %
Sad
Sad
0 %
Excited
Excited
0 %
Sleepy
Sleepy
0 %
Angry
Angry
0 %
Surprise
Surprise
0 %

Average Rating

5 Star
0%
4 Star
0%
3 Star
0%
2 Star
0%
1 Star
0%

Bir yanıt yazın

E-posta adresiniz yayınlanmayacak. Gerekli alanlar * ile işaretlenmişlerdir